Kafein ve çay ilişkisi

Çay, kafein içeriğinden dolayı “uyuklamayı önleyici”, “kişiyi daha uyanık ve dikkatli duruma getirici” olarak bilinir. Bileşimindeki kafein dolayısıyla merkezi sinir sistemini uyarıcı etkinlik gösterir.

Kafein ve çay ilişkisi

Merkezi sinir sisteminde, kafeinin, lokomotor aktiviteyi artırarak kişiyi daha uyanık ve dikkatli duruma getirdiği gözlenmiştir. Bunun yanında kafeinin yapay türevlerinin lokomotor aktivite üzerine yatıştırıcı etki yaptığı da bilinmektedir. Çayla alınan kafein, beyinde dopamin düzeyini artırır ve katekolamin alıcılarını duyarlılaştırır. Bu nedenle sinir sistemi uyarıcısı olarak kabul edilir. Kafeinin sinir sistemi üzerine olan uyarıcı etkisi bireyden bireye değişir.

Çay içerisinde kafein ile birlikte metilksantinleri içerir. Kakao, çikolata ve kolalı içeceklerde de kafein vardır. Kafein ve diğer metilksantinler, mide salgısını uyarırlar. Mide salgısının aşırı artması, mide dokusu zayıf olan bireylerde ülser riskini artırır. Bu nedenle, gastrit ve ülsere meyilli olan kişilerin çay içmekten sakınmaları, çok istenirse çok açık şekilde içmeleri önerilmektedir.

Araştırmalarda, bazı kişiler, 150 -200 mg kafein aldıklarında rahat uyuyamadıklarını belirtmişlerdir. Bunun yanında, sürekli kafeinli içecek alanlarda uyku bozukluğu gözlenmemiştir. Buna göre, bireyler kafeine alışkanlık geliştirmektedirler. Bu nedenle, bazı kişiler alışkın oldukları biçimde çay ya da kahve alamadıklarında, huzursuzluk ve baş ağrısı gibi belirtilerden yakınmışlardırlar. Kafeinli içecek verildiğinde, bu belirtiler ortadan kalkar. Ancak bu alışkanlık, uyuşturucu ilaçlara bağımlılık niteliğinde kabul edilmemektedir. Kafein, kalp ve damar kaslarının kontraksiyonunu ve sinir uyarı ileticilerini etkileyerek, kardiyovasküler sistemi etkiler. Kafeinin etkisi alınan doza ve alım zamanına göre değişir.

Kafeinli içecek alındığında kalp kaslarının kontraksiyonunun arttığı gözlenmiştir. Metilksantinlerden çayda bulunan teofilinin, kalp atım hızını artırdığı gözlenmiştir. Kafein ve teofilinin kalp hızı üzerine etkisinde süreklilik görülmemiştir ve bunun daha çok kan basıncını yükseltici etkisinden dolayı olduğu sonucuna varılmıştır. Kafeinli içecek alındığında önce kan basıncı yükselmekte, daha sonra nabız artmakta, 2 saatlik süre geçtikten sonra her ikisi de normal düzeye inmektedir. Kafeinin kan basıncı üzerine etkisi doza bağımlıdır.

Kafeinli içeceklerin idrar söktürücü etkileri de vardır. Bireyler belirli düzeyde kafeine tolerans geliştirdiklerinden, belirli miktarlarda alınan çayın kardiyovasküler sistem açısından fazla sakıncalı olmadığı sanılmaktadır. Bunun yanında duyarlı kişilerin bu tür içecekleri alırken dikkatli olmaları gerekir.

Kafeinli içecekler bazı spor dallarında fiziksel performansı artırıcı olarak bilinmektedir. Bunun nedeni, kafeinin merkezi sinir sistemi üzerindeki uyarıcı etkisi ve yağ yıkımı sonucu glikojen deposunun boşalmasının önlenmesi olarak açıklanmaktadır. Kafeinin etkisi, özellikle yüksek rakamlarda belirginleşmektedir. Bu etkilerinden dolayı kafein tabletleri “doping” olarak kabul edilmekte ve kullanılmaması önerilmektedir. Bunun yanında, özellikle uzun süre fiziksel hareket gerektiren ve yüksek rakımlı yerlerde yapılan kayak, uzun mesafe koşular ve dağcılık gibi spor dallarında, egzersiz öncesi ve sırasında bir-iki fincan çay ya da kahve içilmesi yarar sağlayabilir. Kafein içeren içeceklere alışkın olmayan sporcularda ise bu tür içeceklerin alımı, yarış sırasında heyecan ve sinirliliği, idrar çıkışını artırarak performansı olumsuz etkileyebilir.

Yaşlılıkta kemik kaybı, önemli sağlık sorunlarından birini oluşturur. Aşırı kafein alımı vücudun kalsiyum dengesini olumsuz etkiler. Bu nedenle, yaşlı kişilerin fazla çay içmeleri kemik sağlıkları için sakıncalıdır. Bunun yanında aralarda içilen bir-iki bardak çayın fazla etkisi olmaz.

YORUMLAR

Siz de konu hakkındaki görüş ve düşüncelerinizi bize iletebilirsiniz.

İsim (zorunlu)

E-posta (yayımlanmaz) (zorunlu)